Rusya'nın global siyasetteki rolü giderek önem kazanırken, Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran ile stratejik bir ortaklık anlaşmasını onayladı. Bu anlaşma, iki ülke arasındaki ilişkilerin yanı sıra, bölgedeki güç dengelerini ve uluslararası siyaseti derinden etkileme potansiyeline sahip. Özellikle ABD'nin bölgedeki varlığı ve etkisi göz önüne alındığında, bu yeni ortaklık, Orta Doğu'daki birçok aktör için alarm zilleri çaldırıyor. Peki, bu anlaşmanın ardındaki temel sebepler neler? Rusya ve İran işbirliği ne gibi fırsatlar ve tehditler barındırıyor? İşte bu anlaşmanın tüm yönleri.
Rusya ve İran arasındaki ilişkiler, tarihsel olarak zengin ve karmaşık bir geçmişe sahiptir. 19. yüzyılda Rusya'nın İran topraklarında gerçekleştirdiği askeri seferler, iki ülke arasında sürekli bir gerginlik yaratmış olsa da, son yıllarda bu gerginlik yerini stratejik bir işbirliğine bırakmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde, Batı'nın etkisinden kaçan her iki ülke, doğuşan bir işbirliği modeli geliştirmiştir. Özellikle, İran’ın nükleer programı ve batı tarafından uygulanan yaptırımlar, iki ülke arasındaki ticari ve askeri ilişkilerin derinleşmesine neden olmuştur. Bu bağlamda, Putin’in son onayıyla birlikte, bozulması muhtemel uluslararası ilişkilerde yeni bir denge oluşturulması hedefleniyor.
Onaylanan stratejik ortaklık anlaşması, ekonomik işbirliğinden askeri ortaklıklara kadar geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. İki ülkenin enerji kaynaklarını birlikte kullanma, askeri teçhizat alışverişleri yapma ve teknolojik ortaklıklar geliştirme konularında anlaşmalar sağlanması bekleniyor. Özellikle, enerji alanında gerçekleştirilecek projelerin, her iki ülkenin de küresel pazarda etkisini artırmayı hedeflediği görülüyor. Ayrıca, bu anlaşmanın, Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi ile birleşmesi durumunda, bölgedeki ticaret yollarının yeniden şekillenmesine yardımcı olabileceği öngörülüyor. İran, stratejik coğrafi konumuyla, Rusya'nın Orta Doğu’daki etkinliğini artırmasına yardımcı olabilir. Ancak, bu yeni işbirliğinin sonuçları yalnızca iki ülkeyi değil, aynı zamanda bölgedeki diğer aktörleri de etkileyecek. ABD ve müttefikleri, bu süreçte nasıl bir strateji izleyecek? İttifaklar yeniden şekillenecek mi?
Son olarak, Putin ve İran arasındaki bu stratejik ortaklık, dünya sahnesinde daha geniş kapsamlı jeopolitik değişimlere neden olabilecek bir gelişme olarak öne çıkıyor. Hem Rusya’nın hem de İran’ın dış politikalarındaki bu değişiklikler, bölgesel güvenliği ve ekonomik işbirliklerini etkileyebilir. Ancak tüm bu gelişmeler, uluslararası ilişkilerdeki belirsizliklerle birlikte dikkatlice izlenmelidir. Sonuç olarak, bu anlaşma sadece iki ülkenin ilişkilerini değil, global düzeydeki güç dinamiklerini de şekillendirecektir. Çeşitli aktörlerin nasıl bir yol haritası çizeceği ise zamanla netleşecektir.