İklim değişikliği günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri haline geldi. Ülkeler, bu sorunu ele almak ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla çeşitli yasalar ve düzenlemeler geliştirmeye başladı. Türkiye de bu bağlamda önemli bir adım atarak İklim Kanunu'nu yasalaştırdı. Peki, İklim Kanunu maddeleri 2025'te neler öngörüyor? Bu yazımızda, Türkiye'nin iklim eylem planlarını, İklim Kanunu'nun içeriğini ve Resmi Gazete'de yayımlanıp yayımlanmadığını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki resmi çerçevesini belirleyen bir yasa olarak öne çıkıyor. 2021 yılında TBMM'de kabul edilen bu kanun, Türkiye'nin uluslararası iklim hedefleriyle uyumlu olarak karbon salınımını azaltmayı amaçlıyor. Kanun, 2025 yılına kadar net sıfır emisyon hedefi ile önemli eylem planlarını içeriyor.
İklim Kanunu’nun temel amaçlarından biri, sera gazı salınımlarını 2030 yılı itibarıyla 2019 yılına göre %21 azaltmaktır. Bu, hem uluslararası sorumluluklarımızı yerine getirme hem de doğal kaynaklarımızın korunmasını sağlama açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, enerji verimliliğinin sağlanması ve yeşil teknolojilerin desteklenmesi gibi maddeler de kanun çerçevesinde yer almaktadır.
İklim Kanunu'nda yer alan maddeler arasında en dikkat çekici olanlardan biri, karbon fiyatlandırma sisteminin kurulmasıdır. Bu sistem, sanayi ve enerji sektörlerinde karbon salınımlarını dengelemeyi hedefliyor. Karbon fiyatlandırma, işletmelerin emisyonlarını azaltmaları için bir teşvik mekanizması olarak işlev görecektir. Bu kapsamda, sanayi tesislerine belirli sınırlar içinde emisyon izni verilmesi planlanıyor.
Bunun yanı sıra, 2025 yılına kadar yeşil binaların inşası teşvik edilecek ve mevcut binaların enerji verimliliği artırılacaktır. Enerji verimliliği artırmak için bina izolasyonlarının iyileştirilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının entegrasyonu büyük bir önem taşımaktadır. Ayrıca, kamu binaları ve özel sektördeki yapılar için belirli emisyon sınırları getirilmesi planlanmaktadır.
İklim Kanunu ayrıca, her yıl belirli bir raporlama dönemi olacak şekilde iklim değişikliği ile ilgili milli eylem planlarının hazırlanmasını da talep ediyor. Bu raporlama, kamuoyunun bilgi edinmesini sağlarken aynı zamanda hâlâ yapılması gerekenler konusunda farkındalık yaratacaktır.
Son olarak, İklim Kanunu'nun hayata geçmesiyle birlikte, çevresel dönüşüm projeleri için kullanılacak kaynakların artırılması ve bu alanda uzman insan kaynağının yetiştirilmesi de hedeflenmektedir. Böylece, iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye, genç ve yetenekli bireylerin katkılarıyla daha güçlü bir hale gelecektir.
Türkiye'nin İklim Kanunu'nu yasalaştırması, uluslararası anlamda da önemli tepkileri beraberinde getirmiştir. Birçok çevreci kuruluş ve sivil toplum örgütü, bu adımı memnuniyetle karşılarken, uygulama aşamasında karşılaşılacak güçlükleri ve yeterli kaynak ayrımı yapılmasını vurgulamaktadır. Bu noktada, hükümetin attığı adımların sürdürülebilir olması ve gelir-gider dengesinin sağlanması, kanunun başarısı için kritik öneme sahiptir.
Sonuç olarak, İklim Kanunu, Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde atılmış önemli bir adımdır. 2025 yılına kadar hedeflenen maddeler ile ülke genelinde çevresel farkındalığın artırılması ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmesi planlanmaktadır. İlgili tüm tarafların bu kanunun başarılı bir şekilde uygulanması için iş birliği yapması, uzun vadede hem çevre hem de ekonomi açısından kazanç sağlayacaktır.