Son yıllarda tarım ve hayvancılık sektöründe önemli bir krizin kapıda olduğu açıkça görülüyor. Özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapan çiftçiler, hayvan bakımında çalışacak nitelikli işçi bulmakta zorlanıyor. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde çobanlık yapmak üzere 100 bin lira maaşla iş ilanı açık olmasına rağmen, ilana başvuranların sayısının bir hayli az olduğu dikkat çekiyor. Bu durum, hem tarım sektörünün geleceği hem de iş gücü piyasası açısından ciddi bir sorunu işaret ediyor.
Türkiye’nin zengin tarım ve hayvancılık potansiyeline rağmen, nitelikli iş gücü bulmakta yaşanan zorluklar, sektördeki en büyük problemlerden birisi haline geldi. Çiftçiler, hayvanların bakımını üstlenecek, onları sağlıklı bir şekilde yetiştirecek çobanlar arıyorlar. Ancak, çoğu insanın bu mesleği tercih etmemesinin arkasında yatan birçok neden bulunuyor. Başta düşük gelir ve kötü çalışma koşulları olmak üzere, toplumun bu mesleğe bakış açısı da önemli bir rol oynuyor. Çobanlık aslen zor bir meslek olup, fiziksel olarak güçlü olmayı ve hayvanlarla iyi ilişkiler kurabilmeyi gerektiriyor. Ancak günümüzde pek çok genç, bu zorluğu göze alarak tahammül etmekte istekli görünmüyor.
Çoban arayışlarında yaşanan zorluğun ardında yatan bir diğer neden ise sektördeki dönüşüm ihtiyacıdır. Geleneksel yöntemler yerine modern teknolojilerin kullanılması, hayvancılık sektörünü daha cazip hale getirebilir. Robot teknolojisi, sensörler ve uzaktan izleme sistemleri gibi yenilikler, çobanlık işini daha az fiziksel olarak eziyetli hale getirebilir. Ancak, bu yatırımların yapılabilmesi için öncelikle bilinçli bir iş gücüne ve güçlü bir ekonomiye ihtiyaç vardır.
Öte yandan, tarım sektörünün sürdürülebilirliği açısından çobanlık mesleğine olan bakış açısının da değiştirilmesi gerekiyor. Çobanlık, sadece bir iş değil, aynı zamanda bir sanat ve yaşam tarzıdır. Gençlerin bu mesleğe yönelmesi amacıyla eğitim programları ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi önem kazanmaktadır. Sonuç itibarıyla, 100 bin lira gibi yüksek bir maaşla çoban bulamamak, yalnızca bir iş gücü sorunu değil; aynı zamanda toplumsal ve ekonomik bir kriz olarak da değerlendirilmelidir. Bu sorunların üstesinden gelmek için hem devletin, hem de özel sektörün üzerine düşen görevler bulunmaktadır.